İnsan Bilinci Ne Zaman Başlar? - Serkan Hüseyin Atay
Kayıt Dışı

İnsan Bilinci Ne Zaman Başlar?

İnsan Bilinci ne zaman başlar sorusu sadece birkaç kelime ile cevaplanamaz. Bunun için bilinç, insan ve zamanın ne olduğu araştırılmalıdır.

Tdk’ya Göre:

  • Bilinç: İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur
  • İnsan: Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.
  • Zaman: Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit

Bu tanımlar bir araya getirilmeden sadece bilinç tanımına göre bilincin ne olduğu, bundan öte ne zaman başladığı anlaşılmaya çalışılırsa yüksek olasılık bir yere varılmayacaktır. Zira bu tanıma göre insanın doğar doğmaz bilince sahip olduğu anlaşılır.

İnsan tanımına bakılırsa tanımın iki nokta üst üstesinden önce pek ala hayvan kelimesi de konabilir. Toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan pek çok hayvan vardır.

Yırtıcılardan korunmak için bir çift göz ve kulak yerine kendi türünden yüzlerce veya binlerce hayvan gözü belli kültür ögeleriyle birlikte yaşar. Düşünürler de… düşündüklerini anlamanın pek çok yolu var. Mesela oyun oynarlarken aynı bizim gibi gerçekten zarar vermeyi düşünmezler. Cüceloğlu’nun deyişiyle Mış gibi yaparlar.

Örneğin, yırtıcılar birbirlerinin kulaklarını yırtabilecekken oyun oynama esnasında asla kulağı ellemezler. Bu da onların düşünebildiklerini örneklemekten başka bizim bir çok insanımız gibi empati yeteneğine sahip olduklarını da gösterir.

Kendisine yemek verileceğini düşünen kedi aynı kimselerin yanına gelerek kendi diliyle bu durumu anlatmaya çalışır. Hayvanlar aynı zamanda konuşur. Fakat biz yabancı dilde konuşan bu farklı toplum üyesini anlayamayız.

Sadece tahminle anlaşırız. Zaten dillerini aynı kedide olduğu gibi bilmiyorsak tahmin ederiz ki turistlerle de öyle anlaşırız. Hayvanları anlamamız onların konuşmadıkları anlamına gelmez. Fransızları da anlamayız.

Bu Franszıların konuşmadığı anlamını vermez. Bu arada Kedice bana göre Fransızcadan daha güzel 😊 müthiş bir tınısı var. Bizim kediyi anlamayıp onun konuşmadığını söylemek sadece ve sadece konuya Fransız kaldığımızı gösterir.

Evreni bütün olarak algılarlar. Hayvnlar biz ne görüyorsak onu görür. Ona göre uyanır ya da yatarlar. Evreni de değiştirip biçimlendirirler. Kuşlar bulguları ile yuva yapar mesela.

Geriye zaman kalıyor.

Bilinç bir oluş olduğuna göre zamanın bilinç oluşumundaki etkisi de şüphesizse o zaman bilinç ne zaman oluşura bu bilgiler ışığında cevap verilebilir mi? Verilemez. Bundan önce bilincin ne olabileceği araştırılmalıdır. Zira insan ve bilinç tanımları bize aradığımız cevabı muğlak verebilmektedir. İstenen de bu değildir.

Bilinçle kastedilen gerçekte nedir?

Acaba bilinç hatırlama ile mi yoksa farkında olma ile mi alakalıdır? İkinci soru çok güzel bir sorudur çünkü bebek doğar doğmaz emmeye başlar. Bu edimde farkındalığa sahiptir. Oysa nasıl insan türüne ait bu minik canlılar doğar doğmaz nasıl emiyorsa, aynı şekilde bu sevimli yaratıkların yetişkinlerinin tamamı da bu durumu asla hatırlamaz. Peki bu bilgi bize söyler?

Gördüğü tek şey apaçık mavi bir aydınlıktı. Derin bir kuyudan yukarıdaki gökyüzüne bakar gibi hiçbir şey düşünmeden yukarıdaki o aydınlık parçasına bakakaldı. Bir şeyin içinde olduğunu fark etmesi uzun sürmedi. Elini duvarlarına sürdüğü şey kolunu kaşındırdı.

O yumuşağımsı şeyin içinde hareket edemiyordu, bunun yanında sürekli ritmik bir sallantı halindeydi. Derken o sallantı birden durdu. Bir kaç garip sesten sonra kocaman iki el o aydınlıktan içeri daldı, onu koltuk altlarından tuttu ve bir çırpıda yukarı çekti.

Vücudunu saran o dev eller onu yere indirirken kendisi aşağı bakmaya çalıştı. Yan yana dizilen ayak parmaklarını gördü. O parmaklar sımsıcak kızıl bir toprağın üstüne yavaşça indi. Etrafındakiler hareket edip ses çıkarırken o kıpırdamaksızın ayaklarının üstünde durup etrafına bakındı.

Neyin içinden çıktığını görmek için sola döndü. Bir palan ve palana dikilmiş büyükçe bir cep gördü. Sonra onu taşıyan kapkara hayvanı. Acaba onu niçin o şeyin içine koymuşlardı?

Birlikte olduğu insanlara baktı. O insanlar sakince bir şeylere karar vermeye çalışıyorlardı. Her biri o kadar uzundu ki onlara bakabilmek için başını tamamen yukarı kaldırması gerekiyordu.

Etrafını daha iyi görebilmek için o minik ayak parmaklarını hareket ettirdi. Bir kaç küçük adımdan sonra hayatında ilk kez gördüğü o maviliğin her yeri kaplamasını, kızıl toprağın o dev maviliği taşımasını ve toprağın üstünde de o günlerde moda olan puantiyeli elbise gibi bazı yerlerde nokta nokta yeşilliklerin sıralı dizilişini görüp bu ahengi seyre daldı.

Derken kendisini cepten çıkaran o kocaman el onun elini tuttu ve tatlı bir şekilde çekmeye başladı. Yürüyerek yeşilliklere asılı kara bordo renge sahip yuvarlak şeylerin yanına geldiler. Elden hafifçe kurtulup onlara doğru yürüdü. Bir elma kadar büyük görünüyorlardı. Bir tanesini sıktı.

Sonra diğerini. Yumuşacık ve sıcaktı. İçinden bir damla kırmızı su aktı. Baş parmağını ıslatan bu şeyi tattı. Müthiş tatlıydı. O şeyi koparmaya çalıştı, fakat gücü yetmedi. Diğerine elini uzattı, kopardı ve ısırdı. O sıcak, sulu ve yumuşak şey hayatında yediği en lezzetli şeydi, ilk şey oydu çünkü ondan önceki hayatını hatırlamıyordu.

Bilinci bu öyküdeki gibi hatırlama olarak kabul edersek bilincin üç dört yaşında başladığı söylenebilir. Oysa bilinci iç güdü olarak kabul edersek o zaman insanın doğduğu ilk anın bilinçle buluştuğu rahatça söylenebilir.

O zaman hayvanların da aynı şekilde bilinçli olduğu dillendirilebilir. Meme ile buluşmak üzere yaratılan tüm canlılar doğar doğmaz bu toplantıyı katılır. Tay da buzağı da bu ilk dokunuşa hemen vücut verir.

Yüksek olasılık bilinç farkında olma ile değil de hatırlamakla ilgilidir. Öyküde olduğu gibi bir eşeğin palanında ilk kez gökyüzü ile tanışan üç dört yaşındaki çocuğun bu durumu hatırlayıp meme emişi hatırlamaması bilinç durumuna açıklık getirebilir. Çünkü uyumanın beş aşaması vardır ve bilinç sadece uyuma ile açıklanabilir.

Bazen insanlar dalar gider. Oturdukları yerde bir yere bakar kesilirler. “Dalıp gitti.” deriz onlar için, oysa bu dalma değil uykunun ilk halidir. Onları uyandırmak için gözlerinin önünde elinizi hafifçe sallamanız yetmez.

Çünkü uyanma hemen gerçekleşmez. Bir iki saniye sonra o insanların çoğu bu hülyalı durumlarını bozmak için hafifçe gözlerini o baktıkları yerden çekip gülümseyerek bu ilk uyku halini bozarlar.

Uykunun ikinci hali uzanırken uyumuyor olduğunu bilir halde rüya görmektir. El sallamak da bu ikinci uykudan uyandırmaya yetmez. Üç ve dördüncü evredeki uykuyu/bilinci sayıp uzatmak yerine beşinci sıradaki uykunun en ağır uyku olduğunu söyleyip bu uykuda bilinçsiz bir durumun ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Uykunun birinci veya beşinci hali fark etmez hepsinde bir tutamdan tam haline kadar bir bilinçsizlik durumu vardır. Hatta bazen insanların yaptıkları için: “Bunu bilinçsiz yaptı.” deriz. Kastettiğimiz şey kesinlikle farkındalıktır fakat bebeğin emme olayındaki farkındalık ile burada kastedilen farkındalık aynı şey değildir.

İnsan bir şeylerin farkındaysa uyumuyordur. Bebek doğar doğmaz memenin farkındadır fakat uyurken de meme emebilir. Bu onun farkındalığının “bilinçsiz yaptı” sözündeki farkındalıktan ayrı olduğunu ispat eder.

Dolayısıyla meme emme ile “bilinçsiz yaptı”daki olayı gerçekleştirme arasındaki tek fark hatırlamadır. Bu, bilincin hatırlama ile başladığını gösterir. Çünkü bilinçsiz yapan kişi sorulduğunda olayı hatırlar. Tabi eğer sağlıklı ise…

Sağlıklı bütün insanlar için bilinç aynı öykü örneğinde olduğu gibi hatırlama başlar. Bazı insanlar ilkokul birinci sınıfı hatırlarken bazıları ilkokulu zar zor hatırlar. Bazıları ise öykü örneğinde olduğu gibi dünyadaki ilk görünüyü…

En başa dönecek olursak “ İnsanın bilinci ne zaman başlar ” sorusunun tek bir cevabı yoktur. Oldukça kişiseldir. Fakat bilincin ilk hatırlamayla tik tak yapmaya başladığı söylenebilir.

Bunun yanında bilincin ilk farkındalık anı ile da başlamadığı söylenebilir çünkü meme emme nasıl iç güdü ise susamak da bir farkındalıktır ve susadığımızda “Ben susadığımı hatırladım demeyiz. Aynı bebek gibi davranırız. Bardaktan emeriz.

Doğa Veya Yetiştirme Bir Kişinin Kişiliğini Oluşturur mu?

Kimse görmezse veya bilmiyorsa yanlış bir şey yapmak doğru mudur?

Bir şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlarız?

Herkesin Hayatı Eşit Değerde Mi?

Hangisi daha gerçek, Akıl mı Madde mi?

Alt Tire ( _ ) ve Orta Tire ( – ) Nedir? Klavyeden Nasıl Yapılır?

TED

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı