Doğa Veya Yetiştirme Bir Kişinin Kişiliğini Oluşturur mu? - Serkan Hüseyin Atay
Kayıt Dışı

Doğa Veya Yetiştirme Bir Kişinin Kişiliğini Oluşturur mu?

TDK’de kişilik: “Bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet.” şeklinde açıklanmaktadır.

Oxforddictionary ise kişiliği: “Bir kişinin karakterinin, onları diğer insanlardan farklı kılmak için bir araya gelen çeşitli yönleri.” şeklinde açıklamaktadır.

Psikolojidenoku’ya göre: “Genetik ve biyolojik eğilimleri, sosyal deneyimleri ve değişen çevre koşulları içeren iç ve dış etkilere bağlı evrimsel bir süreci temsil etmektedir.”

Bir kiliseye gitmem gerekmişti. Orada bulunup sonra dönecektik. Kilise acemisi olarak en sona kaldım. İyi ki de kaldım. Her şeyi takip etme fırsatım oldu. Herkes şık giyinmiş. Birbirini selamlıyor.

Sanki bir okuldayım da öğretmen bizden önce sınıfa girmiş, ders başlamış bile. Rahip, peder vs. bi sürü isim var. O sırada her kim varsa yönetimi sağlayan o kişi bir şeyler okudu. Herkes aynı anda sesler çıkardı.

O anlamsız seslerden hareketlenme oldu. Bebeği içeri götürdüler. İşte o an arkada olmanın iyi bir şey olmadığını hissettim. Hiçbir şey göremedim. Ortaya kadar ilerlesem de insan selini geçemedim. Başımı bile uzatamadım.

Fen bilgisi dersinde tahtanın ortasındaki masada öğretmen mikroskobu koymuş. Hadi şimdi hepiniz gelin ve bakın demişti. TRT1’deki origamiyi hatırlarsınız. Hani kadın diyordu ya… bakın burada yapılmışı var diye 😊 aslında üçüncü bir parantez açmak istemem ama tam yeri. Söylemeden geçmemeliyim.

Gerçek bu şekilde bilinmemeli.

Ben tam 22 origami şekli yapmayı TRT1’den öğrendim. O kadar net, o kadar tane tane anlatıyorlardı ki daha yeni köyden gelmiş biri olarak kesinlikle öğreticiliği yüksek bir program yaptıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Bakın burada yapılmışı var sözü sadece örnek göstermek için söylenirdi. Yani o insanlar o program için oldukça özenmiş durumdalardı.

Yoksa 22 örneği eksiksiz bir şekilde yapamazdım. O programdakiler gerçek bir öğretmendi. Eminim ti’ye alınma sebeplerine karşılık gelen programları ya da onları ti’ye alan kişiye verecekleri çok güzel cevapları vardır.

Gözleri bu yazıyı görüyorsa hepsine çok çok teşekkür ederim. Çocukluğumun en güzel programını yaptılar. Umarım o programlar yeniden yayınlanır diycem de artık çocuklar o programı takip etmez.

Malumunuz artık çocuklar bu yazıyı okuduğunuz kara ekranlara parmak değdirmekten başka bir şey yapmıyorlar.

Bu hımbıl nesil bizim nine ve dedelerimiz olacak düşünebiliyor musunuz? Aynı Inception filmi gibi. O filmde de her bir rüyanın içinde rüyaya girince zaman gittikçe yavaşlıyor ya… şu an bir nine nasıl çok yavaş hareket ediyorsa bu hımbıl nesilden gelme bir nine sanırım o zaman ağır çekim hareket edecek ve kımıldayan tek yeri göz bebeği ve parmağı olacak… neyse…

Evet.

Hızlı bir şekilde döneyim.

Kilisede bebeği çok görmek istedim çünkü vaftizi görmemiştim daha önce. Neyle nasıl yapılıyordu bilmiyordum. Ortaya kadar ilerledim, yine sadece tekrar gelişlerini görebildim. Tören birkaç dakika anca sürdü.

Aynı fen bilgisi dersinde öğretmenin: “Hadi gelin, bakın.” dedikten sonra sınıftaki doluşmadan dolayı hiçbir şey göremem gibi. Öğretmen de tek tek göstereceğine, bakın burada yapılmışı var 😊 hadi gelin, bakın. Dedi.

Biz de tüp kuyruğunu terk eder gibi saldırdık, ama ben ortada kalıp hiçbir şey göremedim. Ama o sırada kişiliği farklı arkadaşlar farklı yöntemler deneyip mikroskoba bakmayı başardı. Ben vazgeçip kilisedeki arka sırama geri döndüm. O sırada öğretmen isyanı bastırmayı çalışıyordu.

Ne oluyor da insanlar bir elin beş parmağı gibi aynı değil?

Ne oluyor da insanlar bir şekilde farklı davranıyor?

Ne oluyor da insanların bazıları iyi iken bazıları kötü?

Kötü demişken… vaftiz kötü bebeği temizlemek için var.

Hristiyanlığa göre bebekler kötü doğar. Yani günahkar.

Vaftiz olan, yani yıkanan bebek günahlarından temizlenmiş oluyor.

Ya bir yerini ıskalarsanız? Ya bir yerini yıkamazsanız?

Troy (Truva) filminin konusu bu.

Angelina Jolie’nin oğlu Brad Pitt, yani filmdeki adıyla Achilles (Arkilis) annesi tarafından vaftiz gibi bir şey edilir. Vaftiz etmediği bir yeri kalır. O da Achilles (Aşil) tendonudur. Annesi bir tek aşil tendonu (ayak topuğu) ıslatmayı unutur.

Aşil de Çanakkale’deki Truva atından çıktıktan sonra orasından oku yer. Sonra bir sürü ok daha yer ve ölür.

Ortaokulda din kültürü öğretmenime sormuştum. Gusül abdesti almak için havuza girsek ne olur demiştim. Sakız orucu bozar mı dememiştim! O da havuz gusül yerine geçer demişti, çünkü her yerine su değmiş oluyor, demişti.

Şimdi Hristiyanlığa göre çocuk kötü, günahkar doğarken İslam’da durum ne?

İslam’da da çocuklar günahkar doğuyor o yüzden kulaklarına üç kez okunuyor mu? Hayır?

İslam’da bebekler tertemiz doğar.

İnsanların bazıları ilk kez tanıştıkları birini sıfır puanla başlattıklarını söyler. Hiç güvenmezlermiş. Bu sözü de çokça duyarım. Tersini söyleyenler oldukça az. Ben de tersini söyleyenlerdenim. Biri ile tanışırsam puanı on’dur. Hata yaptıkça puanını kırarım.

İslam da öyle. Kaderimiz belli. Yanlış yaptıkça şeytan bize bonus veriyor. Yoksa her insan İslam’da on puan ile tertemiz başlıyor.

İki farklı dine göre kişiliğimizin bir parçası kötü ya da iyi. Günahkâr ya da tertemiz.

Bana göre kişilik doğar doğmaz belli.

Kendimden biliyorum.

Beş yaşındayken yırtık pırtık bir kağıt yüz liram vardı. Kaybettim. Köy ya bu. Herkes her şeyi bilir.

Parama götürdüler beni.

Adam bir deste para çıkardı sağ cebinden. İkiye katlanmış.

Bir sürü yüz lira vardı içinde. Tek tek gösterdi. Bu mu? Bu mu? Bu mu? Dedi. Her birine hayır, dedim. En sonra yırtık pırtık bir tane gösterdi. Bu. Dedim. Gülümseyerek ve hiç düşünmeden bana verdi. Bir şeyler söyledi ama dinlemeden paramı düzeltmeye başladığımı hatırlıyorum. Çocukluk işte…

Bugün de olsa davranışlarım aynı. Değişen tek şey şekil. Darbelerden mi bilmiyorum, paraların üstündeki Atatürk ciddi bakardı. Şimdi darbe dönemi bitmiş durumda ve Atatürk gülümsüyor 😊

İnsanın verdiği tepkilerin bir şartla değiştiğini söyler Maslow. Sen de Maslow’u dillendirmeden bir yazı yazmıyon diyor musunuz? 😊

neyse…

Maslow insanın aynı İslam’daki gibi tertemiz doğduğunu söyler. Günahsızdır. İyi bir insandır. Tek bir şeyin onun kişiliğini olumsuz yönde değiştirebileceğini söyler. O da: “Engellenmeler.” Bu arada Maslow (Mezlöv) bir Yahudi. Yahudilikte de çocuklar günahkar doğuyor. Adeta yıkanmamış (vaftiz edilmemiş) Küçük Emrah!

Maslow’a göre toplumda da engellemelerle sıklıkla karşılaşırız. İnsanın yaşadığı ihanetler, aldatmalar, hırsızlıklar, kısaca engellemeler kötü bir insan olmasına neden olabileceğini söyler.

Yani doğa ya da yetiştirme tarzı değil insanın sürekli engellenmesinin sadece kötüye götürme işlevinden bahseder. Sonuçta doğa kişiliği değiştirmez.

Tek başına yetişen bir çocuğun mutlaka özgün bir kişiliği olacaktır. Tersi de mümkün. Çok kalabalık bir ortamda yetişen çocuğun da kendine özgü bir kişiliği muhakkak gelişecektir. Bilinmesi gereken tek şey insanın zararla değiştiğidir.

Bu doğuştan gelen kişiliğin sadece ve sadece engellemelerle ufak tefek hasar alabileceği unutulmamalıdır. Bu bize şöyle görünür.

Öyle insanlar vardır ki çok kötü olaylar yaşar ve kişilikleri hiç değişmez. Bazıları da sadece melankolik görünür. Bu demek değildir ki kişiliği değişti. Her şey değişir.

Paracellus der ki: “Her madde zehirdir, önemli olan ne kadar aldığınızdır.” Her şey değişir, kişilik de, önemli olan ne kadar değiştiğidir. Shakespeare: “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi? Dersin.” Der. Yani can en önemli şeydir. Vardır ya da yoktur.

Tüm mesele bu. Bizde de bir söz var. Mal canın yongasıdır, diye. Yani mal de önemlidir. Fakat yonga dediğimiz şey elin üstüne düşen sinek kanadı gibi hafif, minik bir şeydir. O kadar minik bir şeyin yok olması bile canımızı acıtır.

Kişilikteki bir kayıp da böyle. Engellemeler kişiliğimizi belki değiştirir. Acıyla değiştirir ama sinek kanadı ile beden büyüklüğümüzü kıyaslarsanız, kanat kadar ince, hafif ve minik bir şeyin canımızdan gitmesi her şeyimizi gösteren kişiliğimizin değiştiği anlamını vermemeli.

Kimse görmezse veya bilmiyorsa yanlış bir şey yapmak doğru mudur?

Bir şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlarız?

Herkesin Hayatı Eşit Değerde Mi?

TED

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı