Özgür İrade Diye Bir Şey Var Mı? - Serkan Hüseyin Atay
Genel

Özgür İrade Diye Bir Şey Var Mı?

BU YAZININ BAŞLIKLARI

KADER

Çoktan çizilmiştir.

Her bir yapacağımız yazılıdır. Biz onları yaşarız. Bu açıdan bakıldığında insan kesinlikle özgür değildir. Özgür olmamız için kaderin olmaması gerekir. Oysa her şey olacağına varır sözü kaderin varlığını muştular. Kaderden kaçılmaz sözü de öyle… Her şey Allah’tan sözü de…

Peki hiç mi kaderimizde söz sahibi değiliz.

Kaza ve Kader.

Kader, karpuz çekirdeğinden karpuz; oksijen ve hidrojenin bileşiminden su olacağının planıdır. İnsanın hangi çağda yaşayacağının düzenidir.

Kader ise bu planın gerçekleşme şeklidir ve kadere göre gerçekleşme şekli belli olsa da iyi veya kötü şekilde gerçekleşmesinin insana bırakılması hali ise kazadır.

Tüm bunlara baktığımızda insan özgür değildir. Hangi çağda hangi cinsiyette ve hangi çevrede hayat süreceğine kendi karar veremez.

Bu gerçekten hareketle özgür iradenin yokluğu çok kolay görülür.

 

MATRIX

İnsanlar, uzun süre bir rotobun nasıl olur da ayakta insan gibi duracağı ile ilgilendi ve bunu bir kaç on yılda başardı. Artık robotlar, bırakın ayakta durmayı dans bile edebiliyor. İnsan gibi her yöne hareket etmek bir yana cevap bile verebiliyor. İmal şekline göre istendik tüm davranışları sergileyebiliyor.

Zaten yapay zeka tüm dünyanın gündeminde…

Yapay zekanın bir robotla tümleşmesi demek yapay bir insan yaratabilmek demektir. Yapay insan demişken insanlar yapay et üretebiliyorsa bunu bir robota neden giydiremesin. Neden insanımsı bir robot üretilemesin?

Matrix filmine göre bunlar çoktan üretildi. Biz sadece içindeyiz!

Şu an bu yazıyı okuduğunuzu mu sanıyorsunuz? 🙂

Şu an bir tüpün içinde yatıyorsunuz. Ensenize bağlanmış elektrotlar var. Tüpün içindeki salgılar tıpkı anne karnı gibi sizi besliyor. Ölmenizi engelliyor. Doğmamışsınız. Makine tarafından tüp bebek, gerçek bir tüp bebek olarak hayata gelmişsiniz. Gözünüz kapalı olarak tüpün içinde büyüyorsunuz. Olay bu şekilde işlerken bir şekilde uyutulmanız gerekir. İşte tam bu sırada Matrix ortaya çıkar.

Makineler sizi uyutabilmek için Matrix adlı programı zihninize yapay bir gerçeklik oluşturmak için yazmıştır. Böylece siz gerçekten de bir kafede oturmuş, gazetenizi okurken sütlü çayınızı içtiğinizi sanıyorsunuz. Oysa gerçek öyle değil.

Makineler ile insanlar savaşmış. Savaşı başlatan çatışmada kullanılan silahlar bombalar vs. güneş ışınlarının dünyaya gelmesini engellemiş. Makineler enerjisiz kalmış. Enerjisiz çalışamadıkları için sizi pil gibi kullanmaktalardır. Bir tüpe koymuşlar ve siz kafede gazete okuduğunuzu zannettiğiniz tüpün içindeki ısınızı emerek kendilerine elektrik üretmekteler.

Dolayısıyla siz onların olabilecek en katı kurallarla yönetilen kölesisiniz.

Sizi X ve Y kromozomlarında üretiyorlar. Dışardan beslenebilecek hale gelince, yani ısı vermeye başlayabilecek hale geldiğinizde artık size elektrotları bağlıyor; Matrix programını beyninize yüklüyorlar. Böylece tüm anılarınız hayal ama siz onları gerçek bilir şekilde okula gidiyorsunuz. Bir takımda futbol oynuyorsunuz. Evleniyorsunuz. Çocuklarınız oluyor. Yetişkinlikte dünyayı geziyorsunuz. Yaşlanıp ölüyorsunuz. Tabi makinler öldüğünüz için artık ısınızdan faydalanamayacakları için sizi yakıyorlardır. Yağdan oluştuğunuz için epey bir ısı kaynağı çıkarıyorsunuz. Tabi burası filmde yok. Yoksa yakma olayı dünyada mıydı  Neyse…

Soru şu: “Eğer tüpte iseniz ve kafedeki kahve siparişiniz makineler tarafından belirlenmişse, siz bu siparişi özgür iradeyle mi veriyorsunuz?” Kesinlikle hayır!

NÖRON

Neron de denilebilir. Nihayetinde Roma’yı yakan Neron ile birazdan beyninizi yakacak olan nöron hikayesi aynı derecede şaşırtıcıdır.

Eğer kader ve kaza Neron’un Roma’yı yakacağını planlamışsa, Allah öyle takdir etmişse ya da Matrix programı Neron’un Roma’yı yakması üzerine bir sanal ortam yazmışsa, Neron verdiği kararda özgür müdür? Bunun da cevabı tabi ki hayırdır!

Az önce “hayırdır bilader” yazdım ve sonra sildim. Şu an ben bunu özgür irademle mi yaptım?

Okuyucunun bu soruya vereceği cevap tartışmasız “hayır” olacaktır. Kader bir yana Matrix içinde yaşıyor olma olasılığımız bir yana tümüyle irademizin yokluğu hakim. Biz yokuz. Başka bir bilincin kararları hakim.

Bunu bilim insanları çalışmaları ile kanıtlamış durumdalar.

Anna, asansöre biner. Kapı kapanmadan içeri bir girer.

Anna’ya sorulduğunda şöyle der: “Ben bir saniyeden daha kısa süre içinde ilerde onun benim kocam olacağını anladım.”

Peki Anna bu kararı kendi mi vermiştir?

Nöronları inceleyen bilim insanları aynı Matrix’teki gibi insan beynine elektrot yerleştiriyor. Bunu beyin ameliyatı kesinleşmiş insanlar üzerinde açık ameliyatla yapıyorlar. Ellerine de bir şey hakkında karar verme anı için bir düğme veriyorlar. Karar verme hissi anında düğmeye dokunmalarını istiyor. Kendileri de nöronları bilgisayar ekranlarında izliyorlar.

Neyi mi bulmuşlar?

İnsan, karar verme anında 0,3 saniye önce bilinç altı tarafından şekillendirilen kararı uygularken yakalanıyor. Yani saniyenin üçte biri bir zamanda beyin bir şeyin yapılmasına karar veriyor. Tıpkı Anna’nın o adamı kocası olarak bilmesi gibi.

Daha sonra insan bu kararı uyguluyor. Yani kararı kesinlikle kendi özgür iradesi ile almış değil. Anna’nın benliği bilinçaltının verdiği bu karardan sonradan haberdar oluyor. Bu haberdar oluş sürecinde de etten oluşan yumuşak makine beyin de aşk salgısı üretmeye başlıyor.

Sonuçta kişinin aşık olması gerektiğini elektrik ve sıvılar bir şekilde düzenliyor. Kişinin benliği bundan bir saniye sonra haber alıyor. Kişi de kendi kararının kendi verdiğini sanıyor.

Hikayenin neredeyse Matrix’ten hiç bir farkı yok!

Karar hep irade dışı vücut buluyor. Bizler sadece uyguluyoruz.

Kralın kölesine: “Bana şunu getir.” demesi gibi bir şey bu! İnsan beyninin kölesi durumunda. Bu kölelik sadece aşk değil gündelik hayatın her saniyesinde var. Karanlık ortama girmememizi salık veren de o yumuşak makine… Biz sadece, E… Peki girmesem daha iyi olacak şeklinde… yiyorsan gir temalı bir emir uygulanışını izliyoruz.

Hadi diyelim kadere inanmıyorsunuz!

Matrix mi? O da neymiş diyorsunuz. Hadi canım olur mu öyle şey?

Hem bilim insanları daha kendi aralarında anlaşamamışlar. Her buldukları tartışmalı. Kendilerini ikna edememişler, beni nasıl ikna edecekler diyorsunuz.

Yukarıdaki bilgileri unutup dünyaya dönüyorsunuz?

Geçmişsiniz TV’nin karşısına, özgür kız reklamını izliyorsunuz! Satın alınacak ne varsa içinde özgür kelimesi var. Bunları o kadar çok duyuyorsunuz ki artık özgür olduğunuzu düşünmeye başlıyorsunuz. Bir şeyi kırk defa duyarsınız artık o şey sizin için gerçektir. Sizin gerçeğinizdir. Artık özgür kararlar veriyorsunuzdur çünkü o şebekeyi değil bu şebekeyi tercih etmişsinizdir. Yerseniz! Bu kadar basit yani. Portakal suyu yerine kolayı tercih etmeniz, sizi özgür kılar mı?

ÖZGÜR İRADE

Dünyada tek kişi iseniz. Yukarıdaki bilgiler de sizi tatmin etmediyse öp özgür bir iradeyle, özgür bir insan olduğunuzu rahatlıkla düşünebilirsiniz. Dünyada tek kişisiniz. İstediğiniz şeyi yiyebilir, içebilirsiniz. İstediğiniz yerde uyur, istediğiniz yerde kalkabilirsiniz. Kıyafet özgürlüğüne siz karar verirsiniz. Belki kırmızıyı size yakıştıracak kimse yok ama kırmızı giymeyi de tercih edebilirsiniz. Size karışacak kimse yok.

İkinci kişi gelirse işler değişir. Artık o andan itibaren özgür irade diye bir şeyin sadece yüzde ellisinden bahsedilebilir. Çünkü dünya ikiye bölünmelidir. Hem de her şeyiyle… artık istediğiniz yer ikinci kişinin yanı olabilir. Orada uyumayı tercih edebilirsiniz. Peki bu yüzde yüz sizin kararınız mı? Hayır!

Sayı dörde çıkarsa?

Yüz olursa?

O zaman artık söz sahibi olma durumunuz yüzde bire düşer. Artık özgür iradenin varlığı sadece yüzde birdir. Dolayısıyla özgür irade diye bir şeyden söz edilemeyeceği çok açıktır. Hem bu sayı sadece yüz kişi ile sınırlı.

Günümüzde sekiz milyara yaklaşan bir sayı var. Buna bağlı olarak irademizdeki özgürlüğümüzün sekiz milyarda bir olduğu rahatlıkla söylenebilir. Nasıl mı?

İstediğiniz zaman ülkeyi terk edebiliyor musunuz? Pasaport almalısınız değil mi?

İstediğiniz gün istediğiniz yerde uyuyabiliyor musunuz? Evinize dönmeniz gerek değil mi?

İstediğiniz okula gidebiliyor musunuz? Oxford’a mesela? Buna başkaları karar veriyor değil mi?

Windows mu IOS mu kullanacağınıza siz mi karar veriyorsunuz?

Bir kafede oturmuş kahve içtiğinizi mi sanıyorsunuz

Hepsini geçin bu yazıyı okuduğunuzu mu zannediyorsunuz?!

Kur’an diyor ki: “Zannın çoğu haramdır.”

Üzüntü Olmadan Mutluluğun Ne Olduğunu Bilebilir miyiz?

Hayatın Anlamı Nedir

Özgürlük Nedir? Gerçek Özgürlük Mümkün müdür?

UNF ne demek? Instagram’da UNF nedir?

SFS ne demek? Instagram’da SFS nedir?

İroni Ne Demek? Nasıl Yapılır ve Örnek Cümleler

GG Ne Demek? Ne Zaman Nerede Kullanılır?

 

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı