Din Ve Bilim Uyumlu Mu? - Serkan Hüseyin Atay
Kayıt Dışı

Din Ve Bilim Uyumlu Mu?

Bilim nedir?

Din Ve Bilim Uyumlu Mu?

Eğer bu sorunun cevabı bulunursa bilimin dinle uyumlu olup olmadığı ortaya çıkabilir.

Din nedir sorusu pek önemsiz gibi zira bunun bilgisine sahip olmayan yok. Oysa bilim öyle değildir. En azından çoğu insanın bilimi biliyor olması zannetmesinden öte gitmez. Bildiklerini sanırlar. Oysa bilim bilinen bir şey değildir.

Bilim insanların uzun yaşamasının sırrını buldu.

Lokman hekim değil miydi o Adana’daki taş köprüde ölümsüzlüğün sırrını bulup da suya düşüren 🙃

Jüpiter büyüklüğünde yeni gezegen keşfedildi.

İlginç bir şekilde her yıl bir gezegen keşfediliyor  🙃

Dünyanın ilk düşünen robotu geliştirildi.

İşte size asıl bilim.

Bilim dediğiniz böyle olur değil mi?

Evet diyorsanız yanılıyorsunuzdur.

Türkçesi “Yıldızlararası” olan Interstellar adlı filmi duymuş, izlemişsinizdir.

O film, bilimin ne olduğunu söylüyor. Film yukarıdaki robot haberiyle ilişkisini o kadar yalın anlatıyor ki aydınlanıyorsunuz. Dünyadaki tüm çabanın nedenini fark ediyorsunuz. Artık neden diye de sormuyorsunuz. Çünkü bilim görevini yapmış ve artık sizin biliyor olmanızı sağlamışsınızdır.

Bilim.

Atomun bulunması, internetin icadı, elektrik, araba makinesi, fermuar, cırt, uçak, çıt çıt poşet, gemi, vida ve daha yüzlercesi… Tüm bunlar insan hayatını kolaylaştıran müthiş buluntular. Bunlar bilim sayesinde tüm dünyayı birbirine bağladı. Yine de tüm bu saydıklarım bilim değiller. Nasıl olur?

Yıldızlararası filminde dünyadaki atmosfer olaylarından dolayı artık yiyecek yetişmez olmuştur. Gizli bir şekilde uzayda yeni dünya arayışı başlar. Çünkü son yiyecek olan mısır da ölmeye başlamıştır. Yaşayan çocuklar son nesil olacaktır. Başroldeki emmimiz kızı sayesinde, gizlenmiş NASA üssünü bulur. Onu aralarına alırlar. Yeni dünya bulmaya gönderirler. Aileden kopuş, yeni dünyada aileyle görüşme, onlardan haber alma olayları ve tekrar görüşme müthiş acıklı işlenmiş Nolan tarafından… zaten bu adam film yapınca mutlaka izlemeli… Neyse…

Bu filmde yapılan şey bilimin ta kendisidir. Bilimin ta kendisini de arayınca bilimin tanımını vermemek olmaz demişler. Bilimin tanımını sadece iki kelime ile yapıyorlar. Dünyadaki tüm bilim adamlarını bir araya getirseniz böyle kısa bir tanım yapamazlar diye düşündürtür size! Bu tanımla da bilim ve dinin birbiriyle uyumlu olup olmadığını şıp diye anlıyorsınız.

Bilimin tanımını emmimizin kızı yapıyor. Çünkü olaydaki asıl kahraman o olmasa da tüm hikâyenin şekillendiricisi o…

Babasının söylediğini tekrar ederek bilimin tanımını veriyor ve diyor ki:

Bilim Bilmediklerimizdir?

Bugünlerde zulu kabilesi aşısı, normandiya aşısı, bu aşı şu aşı bulundu diye okuyorsunuz. Bilim de bunlarla birlikte anılmaktadır. Bilim adamları diye başlanıyor söze… oysa az önce saydığım elektriğin bulunması, internetin uçağın icadı vs. artık bunların bilimle ilişkisi yok. Bunlar bilim değildir.

Bilim dediğimiz şey bilmediklerimizdir. Oysa uçağı interneti elektriği biliyoruz. Hem her yıl şaşmaz bir şekilde bir gezegenimiz var gideceğimiz, yerseniz. Yıldızlararası filminde de bir sürü dünya buluyorlar fakat hiç biri yaşanır değil… uzun sözü kısa bilimin bildiklerimizle değil şu an bildiklerimizin tamamıyla sonrasıyla alakası var. Bilim insanları da bu bilinmeyenlerle uğraşır. Biz de bilim deriz. İsim anlamındaki bilim değil, bilmek istiyorum anlamındaki yüklem olan bilim. Mesela bizden başka dünya var mı bilim, deriz. Sen yarın dışarı çıkacak mısın bilim. Onu bilim, şunu bilim. Bilim adı buradan gelir. Öğrenmek istediğimiz şeyler bilimin ta kendisidir. Ulaşana kadar da bilim değildirler çünkü biliyor değilizdir.

Bu arada bilimin ne olduğunu bilmeyenlere “ben şunu buldum” deseniz size inanmazlar. Gerçekten bulmuş olmanız da bir anlam ifade etmez. Çünkü onlara göre bilim şu anki saniyeden önce veya şu an yapılanlardır. Gelecekte var olan ve bilmiyor olmadıklarımızla dair düşünceleri küçümserler. Siz de bilimden ne kadar uzak olduklarını anlarsınız. Et, insanı uyutuyor deyin. Dalga geçerler. E be adam… Zaten bu bilgi herkesçe biliniyor olsa bilim olmaz. Hadi canım bu da bilim mi derler. Bu anlamda din ilişkisi bakımından oldukça benzerdir. Din şöyle söyler: “Zannın çoğu haramdır.” Oysa insanlar, etin uyutuyor olmadığına dair zanda yüzde yüz bulunur ve tam uyutmadığından tam eminlerdir. Bilmiyor oldukları bir yana, tam biliyor olmalarının zan (haram) olduğunun farkına varmazlar.

Bilim zanda bulunmaz. Olabilir. Gidebilir. Gerçekleşebilir. Mümkün gözüyor gibi ebilirle biten cümleler kullanır. Çünkü gelecekten bahseder. Geçmişten değil. Din de öyledir. Zannın çoğu haramdır derken geçmişi değil geleceği işaret eder. İnsanlar hakkında kesin yargılarda bulunmayın hatta yargınız tahmininiz yüzde 49’u geçmesin der. Bilim de öyle yapar. Olabilir derken sınırı en fazla yüzde 50’ye götürür. Bir adım da öteye geçmez. Çünkü bilim bilir ki zannın çoğu haramdır. Bu yüzden dinle yüzde yüz örtüşür.

Din der ki: “Giyinin ama boyanmayın!”

Bildiğini zanneden insanların bu üç kelimelik basitçe anlaşılabilecek sözü yorumlaması sanırım bir iki saniye sürmez. Giyinin, ama gözünüze rimel çekmeyin vs demek istiyor şeklinde zanda bulunurlar. Oysa biraz daha düşününce aslında kastedilenin boyanmak olmadığı anlaşılır. Boyanmayın kelimesinin de nasıl giyinileceği ile alakası olduğu anlaşılır. O da şu: “Giyinin ama tayt vb şeffaf şeyler giyerek giyinmiş gibi yapmayın. Vücudunuzun şeklini boyamsı kıyafetlerle örtmeyin. Hatlarınız belli olmayacak şekilde kapanın.”

Ortaokuldaki din hocam her bir ayetin atasözü gibi olduğunu, derinliğini sadece bilim yaparak anlayabileceğimizi söylerdi. Tam olarak ne demek istediğini şimdi anlıyorum.

Kırmızı bir çizgi çizin.

Kırmızı çizginin altı daha önce bildiklerimiz. Kırmızının üstü de bilmediklerimiz. Yani bilim…

Kuranda bilmediğimiz pek çok şey var. Nasıl bilim adamı daha önce her bir bilim adamının kendi yaşamından 40 yıl vererek ortaya koyduğu taşın son taşı olan onuncu taşı koyup atomu buluyorsa dinde de daha önce anlaşılmayan giyinin ama boyanmayındaki anlam gibi bağıntıları bulup ortaya koymak pek çok alimin üst üste on tahmininden sonra ortaya çıkabilmektedir.

Bilim adamının işi nasıl sadece gelecekse, dinin de öyledir. Din de hayatın geleceği ile ilgilenir. Bugünün dünyasıyla değil. Geçmişle değil… sakız orucu bozar mı gibi şeylerle değil, gelecekte bizlerin zanda bulunmayan, karşısındaki insana nasıl güzel davranacağını gösteren durumlar dinin konusudur.

Dünyanın düşünen ilk robotu geliştirildi. Bu haber de Yıldızlararası filmiyle doğrudan bağlantılıdır. Filmde SARS adlı robot yeni dünyaların keşfi için düşünen robot olarak icat edilmiş. Espri yapabiliyor, insanlar ne derse onu yapıyor. Günümüzdeki insanlar da SARS yapmanın peşindeler. Bakılan o ki başarmışlar da… labirente koymuşlar ve tenis topu şeklinde büyüklüğündeki robot yolunu bulmuş. Peki bu robotu neden icat etmek istiyorlar.

Trump bir gün aslında dünyanın atmosferini hiçbir zaman geçip de bir canlının uzaya çıkamadığını ima eden bir konuşma yaptı. Filmin Türkçe altyazılısını seyretmenizi tavsiye etmem çünkü tam şimdi söyleyeceğim şey filmdeki altyazıdan çıkarılmış durumda… Niçin bilmiyorum, yine de sinemada seyrettiğimle aynı olmaması bir yana adamın İngilizce söylediği ve filmin asıl mesajı olan kısım yanlış çevrilmiş durumda. Filmdeki olmazsa olmaz olan asıl cümlenin yanlış çevrilmesini nasıl yorumlarsınız bilemem.

Dünyadan uzaya maymun, köpek yollandığı söyleniyor. Eğer Trump doğruyu söylemişse o köpek ve maymun bir olasılık ölmüştür. Bunun için de aynı filmde olduğu gibi robot gönderilirse ölmez diye düşünmüşlerdir. Dünyanın sanırım şu anki temel problemi bu robotu yani SARS’ı yapmaya çalışmaktır. Filmin çevirisinde SARS’ı geride bırakmak zorundayız gibi bir ifade var. Yani gemide fazla yük var. Onu atmalıyız ki karadelik bizi çekmesin. Atıyorlar SARS’ı. Tabi Türkçe altyazı böyle oysa gerçek öyle değil. SARS düşünebildiği için diyor ki: “Siz o kara delikten canlı çıkamazsınız ama ben o kara delikten geçebilirim. Dikkat edin geçerim demiyor. O da zanda bulunmuyor 🙃 o zaman kara deliğe gir ve bilgileri bize ilet diyorlar. Onu kara deliğe gönderiyorlar. Bunun onu gemiden atmakla bir alakası var mı? Yok. Ama çeviren niçin öyle çevirmiş sadece tahmin edebiliyorum.

Robotlar yeni dünyanın keşfi için bilim tarafından üretilirken ve bilim insanlığa yeni dünyayı işaret ederken din de yeni dünyayı işaret eder ve yeni dünyaya (ahiret) nasıl ulaşılacağını gösterir. Bilim de yeni dünyaya SARS’la ulaşılabileceğini söylüyor. Yani din de bilim de yüzde yüz uyumlu bir şekilde aynı şeyi söylemektedir.

Göbeklitepe Ve Olası Gerçekler

İnstagram Hesabını Şikayet Etme ve Kapatma

TED

Click to rate this post!
[Total: 6 Average: 5]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı