Mutlu Bir Hayat Yaşamak İçin Neye İhtiyacımız Var?
Kayıt Dışı

Mutlu Bir Hayat Yaşamak İçin Neye İhtiyacımız Var?

Mutlu Bir Hayat Yaşamak İçin Neye İhtiyacımız Var?

Dostlara…

 Evet.

Cevap bu kadar basit.

Yazı burada bitmiştir. Tekrar görüşmek üzre…

İyi günler…

 

Cevap bu kadar olsa da bu şekilde bitirmek aranan cevabın çok çiğ kalmasına neden olurdu? Yine de belirtmeliyim ki cevap aynen yukarıda söylediğim gibidir. Mutlu bir hayat yaşamak için dostlara ihtiyacınız vardır.

Bir dizide şöyle söylüyor: “İyi dostlar destek olur. En iyi dostlar ise hiçbir şey olmamış gibi davranır.”

Bir arkadaşım, kamyonları elle durdurabileceğini söylediğinde hiç bir şey olmamış gibi davrandığımı hatırlıyorum. O an’ın normali ne ise onu yaşadım, yaşattım. Oysa yakın çevresi ona bir şey olmuş gibi davranıyordu. Hem de çok kötü bir şey olmuş gibi… Her ne kadar arkadaşım gerçeklikten bir an için kopmuş olsa da aynı dizide söylendiği gibi en iyi dost hiç bir şey olmamış gibi davranarak o kişinin normalini yaşamasını sağlayandır. Zira deprem, korkunç bir olay ve sarsıcı zamanlardan sonra insanların en çok ihtiyaç duyduğu şey olağan hayatın yani pandemi ile alıştığımız normal kelimesinin hayata sünmüş halidir dost gibi davranmak.

Travma yaşayan birine yapılabilecek en iyi şey travma öncesi hayatı nasıldı ise o hayatı ona tekrar koklatmaktır. Kişi o sancıyı bu şekilde zararsız ya da en az zararla yaşayabilir. Bu yüzden kişi dip yaptığında eğer dostlara sahipse dibin tersi olan mutluluğun tabanına bir tuğla koyup o andan itibaren yükselmeye başlayacaktır. Kendisini boğan hayata tutunacaktır. O anları dostlarla atlatan biri için sonraki zamanlar çok çok kolay olacaktır, çünkü güzel anlarda herkes zaten dost gibi davranır. Kötü anlarda ise dostlar kahramanlaşır. Hem de hiç bir şey yapmayarak, olağan hayatı yaşamaya devam ederek…

Zaten her zaman söylerim. Kişiyi en çok mutlu eden şey kendisinden büyük bir şeyin parçası olmasıdır. Bazen tek bir dost bile yeter insana. İki her zaman bir’den büyüktür. Bu tek dosta bile sahip olamayıp güvensizlik içinde avare dolaşan pek çok insan bilirim. Vay onların hâline… Asla mutlu olamayacaklardır, gülümsemeleri bile yalancıktan olur.

Maaşımın yarısıyla ilk kez Zürih’ten bir ayfon dört alırken, orada yaşayan arkadaşım oranın dost dayalı yaşamını ufak ufak anlatmıştı.. herkesin üç beş dostu olurdu ve oradaki insanlar bu üj bej dostla hayatını yaşardı. Üç yüz beş yüz sanal arkadaşı olmazmış onların… alışverişi, gezmeyi, oyunu vs. her şeyi birlikte yaparlarmış.

Aldığım o ayfonla bende yüzlerce arkadaşımı Feysbuğa eklemiş bir sürü dost edinmiştim. Meğer onlar dost değilmiş. Dostluğun ölçüsü varmış. En iyi dost hiç bir şey olmamış gibi yapanmış. Zaten kültürümüzde bu durumu açıklayan çok güzel bir söz var: “Biri bir mecliste bir şey söyleyecekse, söyleceği şey iyi ise konuşsun, kötü ise sussun. Arkadaşım gerçeklikten koptuğunda benim yaptığım tek şey susmaktı. Onun sorularına en güzel biçimde cevap vermekti. O an: “Sen kamyonu elinle durdurmazsın.” dememin ne faydası olurdu ki? Çevresinde bunu söyleyen bir sürü dostu vardı zaten.

Uzun lafın kısasını Pir Sultan Abdal söylemiş:

Şu kanlı zalımın ettiği işler,

Garip bülbül gibi zaralar beni.

Yağmur gibi yağar başıma taşlar,

İlle de dostun bir fiskesi yaralar beni.

Dar günümde dost düşmanım belli oldu.

Bir derdim var idi, şimdi elli oldu.

Ecel fermanı boynuma takıldı.

Gerek asa, gerek vuralar beni.

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz.

Haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.

Şu ellerin taşı hiç bana değmez.

 İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.

Son sözde olduğu gibi dost her zaman hiç bir şey olmamış gibi yapmaz. Dost acı söyler. Bu atasözümüzde olduğu gibi bazen dost herkesin onay verdiği bir anda karşı çıkar dostuna. Zıvanadan çıkmış dostunu doğru yola sokmaya çalışır. Bu gül davranışı her ne kadar bir yara açar şekilde görünse de zaman, bu davranışın güle benzediğini gösterecektir.

Bir de dost gibi görünüp olmayanlar vardır. Pis Sultan’ın dediği gibi derdi birken elliye çıkar. Tam kırk dokuz dost bildiği arkadaşın her biri ona dert olur. Dar günde kendilerini belli ederler. Saf çıkarcı bu insanları bulmaya çalışmak beyhude olur, çünkü bu durumu yasaklayan bir sözümüz var: “İnsanların kusurlarını araştırmaktan sakının.” Bunu destekleyen bir sözümüz daha var: “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.” Kusursuzluk Allah’a mahsustur. İnsan şaşar beşer. Dostluğun da tadı hep iyi olan o tadı almak değil bazen iyi olmayan tatla (dost fiskesi) eski tüm tatlı anları hissetmektir biraz.

Cyrano De Bergerac’ın “Buse” şiirinde buse ne ise insanın mutlu olmasında da dost öyledir.

BUSE

Nedir ki buse?

Biraz daha yan yana yapılan bir sözleşmedir.

Yemindir kanmaya.

Bir itirafın candan bir delil bulmasıdır;

Sevişmek fiilinin gül pembe noktasıdır.

Bir sırdır ki söylenir ağza, kulak yerine.

Bir gönül hazzıdır ki, hep derinden derine yayılır.

Bir kavuşmadır karanfil lezzetinde.

Dudakların ucundan tatmaktır ruhu biraz.

 

Üzüntü Olmadan Mutluluğun Ne Olduğunu Bilebilir miyiz?

Hayatın Anlamı Nedir

Özgürlük Nedir? Gerçek Özgürlük Mümkün müdür?

TED

Click to rate this post!
[Total: 5 Average: 5]

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı